
Bundan 3-4 sene önceydi; hayatıma ,spiritüel , karma, tekamül gibi kelimelerin girişi.
Herkes gibi ben de bir yol arayışındaydım.
Bu kavramlar benim geleneksel inancımla öylesine örtüşüyordu ki duyduklarımdan etkilendim.
Karma=eden bulur, yaşattığını yaşarsın; tekamül=bu dünyada yüksek bilinçli insan olabilmek için vermemiz gereken sınavlar bütünü, spiritüellik=yüksek bir bilince ulaşma çabamızda bize yol gösteren ruhsal bilgiler bütünü.
Hoşuma gitti. Günah, yasak olgularının içinde sıkışmaktan; kendini sevme, hakkaniyet, dürüstlük, kendini olduğu gibi kabullenme, başkalarını yargılamama gibi yüksek ahlaki değerlerin önemi ve farkındalık, şefkat, öz şefkat “Bir” olanın bir yansıması yani parçası olma ve dolayısıyla O’nun tarafından çok ve koşulsuz seviliyor olmak gibi, din öğretileri aktaranların yeterince değinmediği güzellikere geçişti.
Esasında çok önemli ve sorumlulukla, bıçak sırtı denilebilecek bir titizlik gerektiren bu kavramların, bilgisi eksik, yapacak başka bir işi olmayan ve hatta hayatının bir döneminde ciddi psikolojik sorunlar yaşayan insanlar tarafından bile 3-5 saatlik eğitimlerle alınan sertfikalar sayesinde, benim gibi hiç bilmeyenlere uygulanmaya ve hatta öğretilmeye çalışıldığını ve bunun baya baya iş edinildiğini o zaman öğrendim.
Reiki, Access Bar, Bilinçaltı Temizliği gibi menşei bilinmeyen kanallar aracılığı ile kullanılan enerjiler, bir de rastgele, bilgisiz ve kirli enerjili insanların elinde çok tehlikeli birer silaha dönüşürken pekçok insanın canını yakabilmektedirler. Çeşitli kodlamalar içeren güya temizlik(!) cümleleri ile karanlığa hizmet eden enerjilerin oyuncağı haline gelmeniz mümkün.
Bu uygulamalar sonucunda benim bütün enerjim yok olacak derecede düşmüş, hayattan zevk almaz olmuş, iyiye gideceğime kötüye gider olmuş; üzerinde hem maddi hem de manevi olarak sömürülmüştüm.
Herhangi bir uygulama yapılmadan önce kaynak mutlaka sorgulanmalı dostlar. “Reiki nedir? Kimdir? Reiki göndermek ne demek? “bir sorun bakalım.
Yada Access Bars uygulaması sırasında “temizlik cümleleri” olarak söylenen ingilizce kalıbın içerdiği kodlar ile bilinç altınızda enerjinizde ne gibi tahribatlar yapılabilir araştırın.
Neden bu cümlelerin türkçe karşılığı söylenmiyor diye bir sorun!
(çünkü ses bir enerji ve kullanılan kelimeler ile bir kanala bağlanmanız sağlanıyor. O cümle kalıpları da hangi kaynaktan kime verildiyse onun dilinden kodlama yapılıyor ve Dünya’ya yayılıyor.)
Peki O kanal temiz enerjilerle mi kirli enerjilerle mi besleniyor? şunu net öğrendim ki, Işık bir kanal kendisine bağlamak yerine kendimizdeki gücü farketmemizi salayıp “Yüce Yaradana bağlanın ihtiyacınız olan herşey geldiğiniz kaynakta, özünüzde var” diyor.
Sayıca az bir grup bu uygulamalardan sonra iyi hissetse de çok büyük oranda zarar gören ve bu uygulamalara bağımlı kılınan insanlar çok daha fazladır. Yapılan bağlantılarda YARADAN ın adı hiç geçmez! Öyleyse nereden geliyor bu enerji??
***
Uygulamarın dışında öğretiler kısmına gelecek olursak bu kavramların, “ ben spiritüel bir insanım” diyen herkes tarafından hiç de hakkıyla yaşanmadığını, “-mış “ gibi yapıldığını, moda haline dönüştüğünü ve o insanlar tarafından uygulanmak bir yana hiç de özümsenmediğini, beşeri ve ticari ilişkilerini bizzat gözlemleyerek, acı tecrübelerle öğrendim.
Bu kavramları hakkı ile bilen, hayatına yansıtan, hâl dili ve sevgi ile aktaranları görünce, kıyas yapma imkanı bularak, spiritüellik anlamımda da nasıl bir “inanç tuzağına” düştüğümü anladım!
Spiritüellik, ”ben bunu yaşamıştım yani o çatıdan ben de düştüm; o halde insanlara bilgilerimi(!) aktarabilirim” şeklindeki cahilce ve samimiyetsiz cüretkarlıklarına oyuncak etmişlerin ; karanlık dehlizlerde gölgeledikleri gerçek yüzlerini saklamışların üzerlerine bol gelen kirli gömlekleri olmuş.
Piyango bana da vurmuş, bir tanesine denk gelmiş, hatta arkadaş olmuştum.
Tekamül, karma, farkındalık !!!Aman Allah’ım öyle çok hassas bir portre çizmişti ki bu insandan bana zarar gelmez dedim.
Çeşitli ağır ruhsal rahatsızlıklar sonucunda, hasta oldukları halde kendilerini “yüksek bilinç(!)li olarak görmekten başka çareleri olmayan insanlardan biriydi.
Geçmişi gözlerinizi dolduracak kadar acılar , travmalar ve haksızlıklarla doluydu( yani öyle ifade ediyordu).
İntihara kalkışmış, ölümlerden dönmüş, insanlardan çokça kazık yemiş; yalan söylemekten hiç hoşlanmayan ve hatta beceremeyen, hak hukuk konusunda çok hassas bir kişilik çizmişti kendisine.
28 farklı kişiliğe bölünecek denli ağır olaylar yaşamış fakat bunların hepsini geride bırakmayı başarmış(!), sağlıklı bir ruh hali ile insanların farkındalığını arttırmayı misyon edinmiş görüntüsünün(!) yanısıra, öğretmeyi vaad ettiği bilgiler ve kendi özel kişiliği(!) ile artık kendini bulmuş olmanın eminliği ve narsist kişiliğinin özgüveni ile öğretme işine soyunmuştu!
Fakat tehlikeli çok başka bir durum vardı!
Sizinle bağ kurduktan sonra, hayatlarındaki sıkıntılarından bahsederek sizi vicdanınızın en yumuşak yerinden vurmak için hazır bekleyen canavarları dişlerini çıkarıp beklemekte ve siz melek maskesine bakarken kendisi alttan karanlık planlarına hazırlanmaktadır.
Ciddi bir bağımlı rolü oynarlar ve sizi can damarınızdan vurabilecek sahte duygularla , onlar için hayatlarında o ana kadar kimsenin olmadığı kadar güvenilir, özel insanlar olduğunuzu hissettirirler! Bu elbetteki tuzaklarının en tehlikelisidir!
Kim bu kadar acı yaşamış, iyi niyetinden yara almış, paylaşmaktan ve kandırılmaktan çok zor durumlara düşmüş bu insanlara yardım etme isteğinden kendini alıkoyabilir ki?
Vicdan sahibi insanları avlama peşinde olan bu zat-ı muhteremler, okudukları bir kaç psikoloji kitabından edindikleri hap bilgiler ve psikoloji jargonları ile; freud, nietzce, adler gibi nice ustaların kimliklerine hadsizce bürünüp bir baltaya sap olamadıkları hayatlarında kolay para sahibi olmayı arzu ederler.
En büyük silahları yaşadıkları, ancak doğruluğundan asla emin olamayacağınız, acılardır.
Maddiyattan sıyrılmış maneviyata doğru yol almaya çalışan müşfik(!) bir portre çizeler.
Aslında kendileri hasta, kendileri düğümlenmiş, kendi kendilerinin travmalarını çözememiş fakat, bunları avlarına yakınlaşmak için “ortak acı” olarak kullanan kişilerdir bunlar. Ben iş işten geçtikten sonra anladım.
Düşünsenize! Ensest, intihar, aile içi psikolojik şiddet, aile tarafından sahiplenilmeme, yalnızlık ve güven ihtiyacı gibi sebeplerle ağır travmalar geçirmiş, çoklu kişilik bozukluğu, BPDO, Borderline gibi hastalıklar ve dramatik bir hayat hikayesi!
Bu hayat hikayeleri-uydurdukları ve saptırdıkları şekliyle- yaralayıcıdır.
Siz vicdan sahibi insanlar, O Henri hikayelerindeki gibi; bir tane bile olsa ,bir deniz yıldızını suya kavuşturma gayreti içersinde tükendiğinizi farketmeden oradasınızdır! Tam da avuçlarının içinde!
Onlar ise çoktan sizin zayıf ve hassas yönlerinizi keşifle işe başlamış ve sömürmek için kurnazca ince ince ağlar örmüştür.
Hoop! Düştünüz bile! -Düştüm!
Sizinle işler yolunda gitmezse, ve avucunun içine alamazsa içinize saldığı korkuyu devreye sokardı! Her an kendisine bir şey yapacağından korkmanıza sebep dengesiz duygusal halleri, işine geldiği gibi başka bir kişiliğe bürünme numarası , bir acil durum düğmesi gibiydi.
Velhasıl sürekli endişe içinde ve giderek yoran, bıktıran bu halleri yaşamamak için kendimden tavizler vermeye başlamıştım.
Vicdan denen bir prangayı ayağıma takmıştım çünkü!
Böyle bir insanı yarı yolda bırakamazdım!
“Aman sorun çıkmasın! Ya kendine birşey yaparsa! Dur şu sorunu çözeyim! Hay Allah çalışmıyor ki para kazansın, dur şu işini ben halledeyim! Olur, senin için elbette kredi çekerim! Tamam canım sonra ödersin nasılsa, sen şu sıkıntılı halden çık! Bak ne güzel bir misyonun var!” gibi kaygılı kurtarıcı rolü üzerime yapışmış, nefes alamaz olmuştum!
Ne salakça değil mi!?
Bu tiplerin amacı sizi sömürmek, asalakça ve tutarsız, istikrarsız hayatlarının sorumluluğunu üzerinize yıkmaktan başka bir şey değildir.
Ben bunu darbe üzerine darbe yiyip, var olan enerjim bu karanlık enerji ile beni aşağı çekecek kadar kötüleştiğimde anladım.
İliğinizi kemiğinizi iyice sömürdüklerinden emin olduktan ve artık faydasız, mutsuz ve bunalımın dibinde bir hale girdikten sonra ise sizi en dibe çekmek ve yok etmek için bütün karanlık enerjilerini size aktarır, bunalımınızın yok ettiği özgüveninizi yıkmaya tabiri caizse mahvetmeye uğraşır, sonrasında ise bir başka kurban ararlar.
Erdemler en dikkat çekici silahlarıdır.
Yalan, sahtekarlık, güven, sadakat gibi kelimeleri sık sık duyarsınız.
Ava giderken avlanmaktan ödleri kopar çünkü!
Bu kavramlar ile ilgili olarak obsesif denilecek derecede hassas bir tablo çizerler.
Hayatlarınsa illaki birileri tarafından kullanılmış, kandırılmışlık hikayeleri üzerinden aman ha Brutüs, sakın sen de sırtımdan bıçaklama tembihleri ile uyanır gibi olduğunuz her an can damarınızdan vururlar!
Gerçeği uzun zaman görmezsiniz. Ama gerçek aslında hep oradadır! Siz iç sesinizi ve sizi uyaranları dinlememişsinizdir! Tıpkı benim gibi!
Ne zaman işkillenmeye başlasanız sahte psikolojik ataklarla kendilerini acındırır sizi bir süre daha oyalarlar.
Ve bu süre zarfında tüm kaynaklarınızı tüketirler.
Ta ki bir dalı tutmadan ötekini bırakmayan ve böylece ağaçtan yere hiç inmeden ilerleyen şam maymunları gibi, tutunacak ikinci kurbanı bulana dek.
Bahaneler bulup sizi yaralamaya ve gerçekleştirilmesi imkansız taleplerini üstü kapalı dile getirerek acaba bir damla daha kalmış olabilir mi yoklamasını çekmeyi de ihmal etmez!
Dalı garantiledikten ve artık sizden sağacakları maddi manevi hiçbir şey kalmadığına emin olduktan sonra ise zaten sıkıca tutundukları ikinci dala, oradan zıplamak istedikleri bir başka dala geçme planlarına hazırdırlar.
Artık size ihtiyaçları yoktur.
Sonunda birgün bitikliğinizin ve tüketilmişliğinizin önündeki perde kalkar ve her şey berraklaşır.
Dolandırılmışınızdır!
Duygularınız, iyi niyetiniz, paranız, enerjiniz, ilanihaye sürecekmiş gibi gösterilen ve aslında hiçbir zaman gerçek olmamış, yalan vaadler ile planlı bir şekilde sömürülmüştür.
Geçmiş olsun!
Paranizi almak ister ve ısrar ederseniz, ‘hani arkadaştık isteyerek yapmıştın!, kendin isteyerek vermiştin” laflarını duyarsınız; bu duygusal silahlarıdır!
İsteyerek değil vicdani sömürü ile kendilerinin yaptırdıklarını iyi bilirler çünkü asıl uzmanlıkları budur !
Kararlı durup gerçekleri yüzüne vurduğunuzda ise. Size asla gerçekleşmeyecek bir iade/ödeme planı yapıp sizi kıvama getirirken kendileri de bu boşluktan faydalanıp pır diye uçarak sizi kandırmaya devam ederler.
Yani çağın popüler kelimelerinden “karma” dan, sözde ödeleri kopan(!) bu hastalıklıların “karma” ‘ya hiç inanmadıklarını, ettiklerini mutlaka çekeceklerinin şuurunda olmakdıklarını dolayısıyla dillerine doladıkları herşeyin de kendileri gibi sahte olduğunu görürsünüz.
Dostlar!
Bunlar her yerde!
Instagramda, facebookta ve orda burda açılan merkezlerde, sizi avlamak üzere menşei belli olmayan karanlık enerjileri kullanmak üzere pusuda beklerler.
Aslında, gerçek spiritüellerin ve enerjisi ışık olanların hep dediği gibi: “İhtiyacınız olan her şey sizde zaten var” dostlar!
Düşünün, çokça okuyun ve kendinizi keşfedin!
Tekamülünüzde neyi öğrenmek var, anlamaya çalışın!
Mesela benim gibi ,eğer “Vicdan en zayıf yönünüz ise” DENGELEYİN!
İçinize sinmiyor ise bişeyler KESİN ÖYLEDİR, unutmayın!
Ne yapın ne edin aman bu şarlatanlardan uzak durun!
Bolluk , bereket çalışmakla ve şükretmekle; sorunlar ise üzerine düşünerek CESUR ve RADİKAL adımlar atmakla çözülür.
Canınız yanmışsa bile, eğer bu tiplerden yada tuzaklardan kurtulmuşsanız sadece ŞÜKREDİN!
Tabi SİZDEN ÇALINANLARI GERİ ALMA SAVAŞINDAN VAZGEÇMEDEN!
Evrensel planın size ne öğretmek istediği FARK ETMEYE çalışın!
Unutmayın:
“EN ÇOK KENDİNİZE VE KENDİ İÇ SESİNİZE GÜVENİN!”
Bana bunları öğreten Sevgili Alev Cedimağar’ ise bu vesile ile BİNLERCE
TEŞEKKÜRLER!
Banu Ergün
Eline ve aklına sağlık…
BeğenLiked by 1 kişi
Çok teşekkür ederim ☺️
BeğenBeğen
Okurken bir an TLC serilerinden “ölümcül bağlılık” tan bir bölüm mü izleyeceğim dedim… 🙂
Allah’a inanıyorum. Onunla aramdaki yola hiç kimseyi mürşit olarak almıyorum. Onu her an yanıbaşıma almaya gayret ederek o yolu onun keşfiyle ve refakatiyle yürümeye gayret ediyorum. Ne birilerinin müridiyim böylece, ne de akıl satanların, maddiyatımı ve maneviyatımı çalanların mağduru… Takıldığımda, bocaladığımda kitaplar, ufuk açıcı bakış açıları ve kendi süzgecim bana yetiyor. Günümüz dünyasında her boşluk birileri için suistimal alanı… Dikkatli olmaktan başka çaremiz yok.
BeğenLiked by 1 kişi
O kadar doğru yazmışsınız ki!Bir yandan şeyhlerden şıhlardan kaçarken diğer taraftan modern hayatın ismi farklı şıhlarına denk gelebiliyoruz.
İçimizdeki iyi niyet ve yardım etme, paylaşma gibi vicdani duygular ise bu defa farklı görünümlü şıhlarla/kişilerce sömürülüyor.
Allah ile aramızda sahiden hiçbir aracıya gerek yok. O kaynakların en büyüğü en kudretlisi.
Ve evet haklısınız çok dikkatli ve her konuda çok dengeli olmalıyız.
Yorumunuz için teşekkürler
Sevgiler
BeğenLiked by 1 kişi