Ha Gayret!

Hayat kolay değil dostlar!Herbirimizin ayrı yolları, olgunlaşması gelişmesi ruhsal anlamda evrilmesi için geçmesi gereken sınavlar yani yaşaması gerelen olaylar ve karşılaşması gereken insanlar vardır!

Olaylar travmatik olabilir, hastalık olabilir, kazalar, başta güzel görünen sonunda ve süresince can yakan, öğreten, aydınlatan, gözümüzü açan; ailevi,arkadaşlık yahut ticari vb ilişkiler olabilir.

İnsanlar ise: aydın, cahil, iyi, kötü, şarlatan, yardımsever, sahtekar, cimri, nankör yada sömürülmeye müsait iyi niyetli olabilir.

Herbir olay yada kişiden almamız gereken bir ders, kendi adımıza bir değişim noktası keşfi, belki süregelen tekrarlayan olaylara karşı “dur” deme cesareti, ama illaki bir başkalaşmayı, değişimiz beraberinde getirir!

Bu değişim her zaman çevremizce onaylanmaz, onaylanması da umurumuzda olmamalı değil mi zaten! Elbetteki hep sırtınızda taşıdığınızı , sizi kullandığını, samimi olmadığını ve yalan söylediğini farkettiğiniz bir insanı sırtınızdan indirdiğinizde yaygara koparacak; sen değiştin diyecektir!Ee kolay değil sırtına semer vuracak bir enayi bulmak!

Yada ticari bir anlaşmada sizin menfaatleriniz hiç korunmamış ve siz artık buna bir dur demişseniz, özür dileriz hakkınızı yedik buyrun hakkınız denmeyecek ve hatta ticaret durma noktasına bile gelecektir.

Gibi gibi gibi!

“Hayır!” dediğinizde “değişen”leri değiştirme zamanı gelmiş demektir!Yada sürekli iyi niyetli adımlar atıyor olmanıza rağmen hala kabalık, üçkağıtçılık ve pişkinlikle karşılaşıyorsanız artık buna bir son vermeniz ve hatta hakkınızı almak için her türlü ışıklı yola başvurmanız gerekir!

En büyük hatayı hayrete düşerek, karşımızdaki bu kadar pişkin mi ya!Yada bende mi bir yanlış var acaba diye düşünmekle yapıyoruz bana göre!Karşımızda ruh hastaları, ahlakı bozuklar olabilir, dert anlatmaya çalışmak niye?Kendimizden emin olmak yeterli!

Hayatımızda boşluklara düştüğümüz, zorlandığımız, yorulduğumuzu hissettiğimiz dönemler de olabilir.Bu dönemler sıçrayıp yükselmek için tekamül yolumuza serpiştirilmiş küçük bariyerlerdir; engelli koşu gibi düşünün!

Bu dönemler özgüvenimizi en çok yitirdiğimiz, yaşamdan keyif almadığımız, değersizlik hissine kapıldığımız, kör olduğumuz zamanlardır!Akbabalar tepemizde yalnız yürüdüğümüzü zannederiz.Bir nevi öyledir zaten!

Bitkin gezerken yerküre üzerinde karşımıza gelişimize, evrilmemize hizmet edecek çeşitli insanlar çıkar.

Birkaç saatlik eğitimlerle YAŞAM KOÇUyum diyenlerden tut; elişi kağıtları vs ile yüzyıllar öncesinden şaman adetlerini cilalayarak önünüze sunanlara, üfürükçülerin sosyete versiyonlarına, kökü illuminati ye uzanan ve KARANLIĞA HİZMET EDEN, sizi kendilerine bağlayan REIKI, ACCESS BARS, SCIO vs gibi aklınızla iradenizle oynayan sizi kolay kullanılabilir hale getirenlere kadar tüm ŞARLATANLAR yada neye hizmet ettiğini bilmeden bunların UYGULAYICILIĞINA soyunmuş başka kandırılmışlara rastlayabilirsiniz.

Bir de uyduruk hocalar, misyonunun insanlara hizmet olduğunu iddia eden güzel duygularınızı kullanan topluluklara mesela.Kendiniz gibi insanları görür, inanırsınız.

Velhasıl akbabalar tepenizde uçuyordur!

PARA!

Sürekli PARA kaynağı olarak sizi etraflarında tutup kendilerine bağlarlar.Özgüveninizle, aklınızla oynarlar SİLİP YENİDEN İNŞA EDECEKLERİNİ söylerler!Kafanıza neler ektiklerini anlamazsınız, tuhaf kelimeler duyarsınız zaman zaman!Anlamadığınız bir şekilde istemeyerek olsa da bazen en derininizde, sonrasında bir şekilde kapılmış olduğunuzu görürsünüz bu insanların ağına!Siz kendinizi sevmiyorsunuz ya hani onlar en çok sizin gibileri sever(!) av olarak!Sevildiğinizi zannedersiniz, iyiliğimi istiyor dersiniz! Arada maske kayar asıl yüzü görürsünüz ama mantık o kadar devre dışı kalmış aklınızla ve en önemlisi DUYGULARINIZLA o kadar oynamışlardır ki gördüğünüzü görmezden gelmek istersiniz!

Canınız yanar, bok gibi olur, inanamaz ve hayattan iyice bezer vazgeçmeye meyledersiniz pek çok hayalkırıklığı kandırılmışlıktan sonra!

İşte böyle zamanların sonrasında, sırasında ve asıl önemlisi öncesinde birçok soru sormak lazım kendi kendimize!

Dertlerimizi, sevmediğimiz huylarımızı, değiştirmek istediğimiz şeyleri kayıtlara yazıp yakarak yok edemeyiz!

Yeni başlangıçlar yapmak istiyorsak mesela dua edebiliriz ama en önemlisi bişeyler yapmaya çalışabiliriz!

Bütün bu yazdıklarımı anlatan harika rehber kitaplar,insanlar var!Dostların, arkadaşlarının arasında da vardır!

İhtiyacın olanın KENDİ İÇİNDE olduğunu söyler onlar, seni yüreklendirir nasıl tanırım onları dersen eğer!

Her ” gel beraber yürüyelim” diyeni yardımcı zannetmemek gerek! Yoldaş sana yolu anlatır, benle yürümelisin diyerek kendine bağlamaz! Yol bize ait ve herkes kendi yolunda kendi yürümeli!

Velhasıl görünenin ötesinde bir hakikat var!

He geçtik mi bu yollardan, yandı mı canımız, sömürüldük kullanıldı mı iyi niyetimiz!?O zaman koca bir SİKTİR!!çek!, ALDIM DERSİMİ ÖĞRENDİM de! Ve ama mutlaka aldığın derse göre davran!

Sömürüldün mü HAKkını ara!Kandırıldın mı daha çok OKU! SİLKELEN! Fakat mutlaka YOLUNA DEVAM ET dostum!

Sen başarabilirsin, değerlisin, bu da geçer unutma!

Koca bir çınar gibi kök sal hayata ve kaldır kollarını gökyüzüne!”Burdayım!Dimdik ayaktayım; ne zelzeleler, fırtınalar deviremedi beni” dercesine mağrur ve kendinden emin,inadına erişmeye çalış mavi bulutlara!

“Yaşıyorum oh be!”diyerek doldur ciğerlerini umutla, sevgiyle ve ŞÜKÜRle!

Kader gayrete müpteladır derler!

HA GAYRET!

IŞIK REHBERİN OLSUN!

Banu Ergün

ÖNEMLİ NOT: MUTLAKA OKUNMALI

ALEV CEDİMAĞAR / ŞİFACI

Ha Gayret!” üzerine 2 yorum

  1. çıkarcılık bu çağın vebası gerçekten. ama yazıda illüminati’ye atıfta bulunmanızı garip karşıladım. sizce de bu sadece bir komplo teorisi değil mi?

    Liked by 1 kişi

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.